Unutulmuş Adabımız - Doğruluk
Günümüz Müslümanlarının en çok ihtiyaç duydukları ve aslında insanlara karşı Müslüman şahsiyeti belirlemede etiket konumunda olan en önemli vasıf, doğruluktur. Doğruluk; Allah’a ve Resûlullah’a karşı sadakatimizin ölçüsü olduğu gibi çevremizdeki insanlara karşı vereceğimiz güven, emniyet ve sadakatın da en önemli ölçüsüdür. Bu kapsamda her Müslüman’ın vicdan muhasebesine girmesi yararlı olacaktır.
Konuşmalarımda ne kadar doğruyum, sözlerimle yaptıklarım birbirine uyuyor mu, verdiğim sözleri yerine getiriyor muyum? Dürüstlüğümle ve doğruluğum ile komşularıma güven verebiliyor muyum? Doğruluk; çevreme karşı beni tanıtan bir etiketim olmuş mu?
İslâm’ın özüne uygun dosdoğru yolda sağa sola kaymadan, istikametimi bozmadan yürüyebiliyor muyum? Evet, bu soruları kendimize sorup doğruluktan ne kadar pay sahibi olduğumuzu ölçmenin zamanı gelmiştir. Gelin hep beraber kendimizi hesaba çekip sıddıklar kervanına yetişmeye çalışalım.
“...Doğru olanlara doğruluklarının fayda verdiği mahşer günü...” (Maide suresi, 119. ayet) gelmeden safımızı doğrulardan belirleyelim. Bizi Rabbimizin katında mahcup etmeyecek, “gerçek sadıklardandır” etiketini elde edebilmek için canla başla çalışalım.
Basit dünyalık makamlar ve menfaatler yüzünden bu onurlu etiketimizi kaybetmeyelim. Yalan, hile, dalavere ve ikiyüzlülükle heder ettiğimiz şahsiyetimizi yeniden sadakat cevheriyle donatalım. İslâm’ın özüne bağlı, ahitlerini bozmayan ve kardeşliğin, vahdetin canlı tablosu olacak bir İslâm toplumu oluşturmak için doğruluk zırhına sığınalım. Zaten özlemini duyduğumuz bu toplum, hayatın her alanında sıdk ve sadakatle donatılmış fertlerle oluşacaktır. Evet, adaleti yeryüzüne yayma arzusunda olanların; kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşmanın temel taşı olan doğruluk hasletini kazanabilmeleri için herkesten daha çok gayret göstermeleri gerekmektedir. Rabbimizin huzurunda yalancılardan değil doğrulardan olmak, hilekârlardan değil dürüstlerden olmak, münafıklardan değil müminlerden olmak için doğru olalım. Doğru konuşalım. Doğru davranalım. Doğru düşünelim. Doğru yazalım. Doğru yorumlayalım. Saflarımızı doğru belirleyelim. Ve doğrulardan olalım. Doğrularla beraber olalım.
Allah’ım! Bizi ve bütün Müslüman toplulukları yalancılıktan, hilelerden ve ikiyüzlülükten uzak tut. Bizlere sıdk ile muamele etmeyi ve sadakat ile donanmayı nasip et. Her işin ve her davranışın hayırlısına ve doğru olanına ulaşma imkânını bizlere ver.
“Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Bizi dosdoğru yola yani kendilerine nimet verdiklerinin (peygamberlerin, şehitlerin, sıddıkların ve salihlerin) yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve dalalete sapanların yoluna değil.” (Fatiha suresi, 6-7. ayetler)
Unutulmuş adabımız: Doğruluk başlığı altında bu yazdıklarımızı adabın temeline koyar, uymamız gereken görgü kurallarını hayatımızda yaşar ve yaşatırsak, modern toplumun her olumsuz yansıması bizi bozmaz.
[Yaşar Değirmenci, Âdâb-ı Muâşeret ve Modern Toplumda Görgü Kuralları, 39, Siyer Yayınları]
Yorum Yapın