Baba Hazinedir

Baba Hazinedir

Serlevhamız “Hakkı Ödenmeyecek Bir Hazine” idi. Hakkı ödenmeyecek kısmını söyledik. Hazine kısmına gelelim.
Babalarımız Kur’ân’ın bize verdiği tarif üzereyse, ailelerini ve nefislerini cehennem ateşine sokmama adına gayret içerisindeyse, bizlere güzel isimler koymuşlarsa, bizleri imanla tanıştırmışlarsa, bizlere Allah’ın kitabını öğretme adına gayret içerisine girmişlerse, bizlerin imana ve İslâm’a ait bazı güzellikleri tatmamız adına gayret göstermişlerse hazine ki bu ne hazinedir! Çünkü bize en önemli hazine olan hidâyetin mesajlarını taşımışlardır. Peki ya tersi olsa? Zulmediyor, elinden geleni yapıp sana dünyayı dar ediyor, burnundan fitil fitil getiriyorsa o baba da hazinedir çünkü sabredeceksin ve cenneti kazanacaksın. Derdimiz zaten Allah’ın rızasını kazanmak değil mi? Bunun için birçok yol vardır. İslâm coğrafyasının bir yerinde Allah adına gayret göstermek bu yollardan biridir. Allah yolunda cihad için harekete geçmek bu yollardan biridir. İslâm’ın mesajları dünyanın dört bir tarafına duyurulması için evden barktan vazgeçip dünyanın farklı farklı yerlerine gitmek bu yollardan biridir. Gece sabahlara kadar uykusuz kalıp bu ümmet için dua etmek bu yollardan biridir. Peygamberimiz (sas) bu yollardan bir yolu daha bize haber veriyor: “Zalim olsun, mazlum olsun; Müslüman olsun, münkir olsun; Allah’ın sınırlarına riayet ederek annene ve babana itaat edersen cennet senindir.” Bize farklı bir biçimde kazandırsa da ne fark eder? Mesele cenneti kazanmak değil mi? Allah hepimize kazandırtsın inşallah.
İmam Şafiî’nin çok güzel bir sözü var: “Hak ile meşgul ol ki hayatında bâtıla yer kalmasın.” Bu vesileyle şunu da söyleyelim. Bazen gençler bana mesaj yazıyor: “İnternet belası gibi bir bela var hocam. İslâmî bir şey dinlerken bile göz kaymış, şeytanın ağlarına takılmışız, saatlerimiz gitmiş. Ne yapalım?” Ben de diyorum ki: “İmam Şafiî bir reçete yazmış: ‘Kendini hak ile meşgul et ki hayatında bâtıla yer kalmasın!’ Hayatın disiplinli olsun. Bir şeyleri yetiştirme adına gayretin olsun. Hak ile meşgul ol, ona koş, ona gayret et. İş çok. Bunun için gayret edip bir şeyler yapmalısın. Dolayısıyla yapacağımız iş, gayret olmalıdır.”
Sizi hak ile meşgul etme adına mevzumuzla yakından alakalı anne baba hukukunu dile getiren şu âyetlere çalışmanızı tavsiye ediyorum: Ahkâf, 46/15, Ankebût, 29/8, Lokman, 31/14, İsrâ, 17/23. Bu âyetlerin ortak bir lisanı var. Evladın anne babaya ihsan etmesini anlatırlar ve evladın anne babaya ihsanı Kur’ân’ın ana meselelerinden biridir. 
Size yarın umreye gideceğimi söylesem hemen dua talebinde bulunursunuz. Ben yarın umreye gitmiyorum, dua istenecek birisi de değilim ama Efendimiz (sas) duanın adresini bize göstermiştir. Size desem ki: “Arkadaşlar çok sâlih bir hoca var. Tanıyorum, iyi biridir. Yarın filanca saatte buluşuyoruz. O sâlih zatı ziyaret edip ondan dua alacağız.” Çoğu kişi gelir. Bunun benim dilimden çıkması o insanın sâlih olup olmadığını göstermez. Ama hevasından ve hevesinden konuşmayan, konuştuğu her söz Allah tarafından tasdik edilen Efendimiz (sas); dua alınacak üç kısım insandan bahseder. Ebû Dâvûd’da, Tirmizî’de, İbn Mâce’de Ebû Hüreyre’nin nakliyle aktarılan bir hadiste Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi vardır ki onların duası asla Allah katından geri çevrilmez: Zulme uğrayan mazlumun duası, evine varıncaya kadar yolcunun duası ve babanın evladına duasıdır ki bu dua peygamberin ümmetine duası gibidir.” [Tirmizî, “Birr”, 7] Allah Resûlü (sas) bunu söylemiş olmasına rağmen babamızın duasını nasıl almayız? Efendimiz (sas) âdeta şöyle demiş oldu: Arafat evde, her an duanın mekanı evde! Babanın arkasında ol, gönlünü yap, şaka yap, o sana ne derse desin alttan al, ikram et, ihsan et, itaat et ve bir şekilde rızasını ve duasını al. Resûlullah’ın buyurduğu gibi burnu yere sürtülmüşlerden olma.
Babanın rızasını kazanarak Rabbimizin rızasını kazanmayı bizlere nasip eylesin. Âmin.
[Muhammed Emin Yıldırım, Aile Ahlakı, 137, Siyer Yayınları.]